Kürdili Hicazkar Makamı'nda notalar çalınıyor kulağıma. Belki sizinki bir türkü belki de ‘O Fortuna’. Geri plandaki sesleri koyarsanız kenara, kimilerinin adını hatırlamadığım için özür dileyerek, şiirlerle karşılasam Babalar Günü’nü.
‘Daha küçük’ demeden, ‘Anlamaz’ demeden çocuklarıyla konuşan babalar için dökülsün ilk dizeler.
….
Seninle konuşurduk baba
Böyle gecelerde, iki bilge gibi
Karşılıklı bakışarak
Bazı şeyleri kavrayamasam da dinlerdim
Belki sen de yeni bir şeyler bulurdun geçmişte
O dupduru yüreğini, yılların
Unutulmuş sularına bırakarak.
….
Hayranlıkların gerçeklik peleriniyle örtündüğü ve gerçek ilişkinin başladığı yaşlarda, konuşmalar yetişkin sohbetlerine dönüştüğünde Haydar Ergüler’in Babam İçin şiirleri girsin araya.
Sen, olgun kavun!
Ben, delikanlı peynir!
Hemhal olur söyleşirdik.
Genç babam, gencecik babam.
….
Babasını kaybetmişler içinse, Ahmet Erhan dökülsün tuşlardan yazıya.
Baba bana yürüdüğün
O yolları göster
Baba bana dünyanın
Yüreğine inen geçidi
Baba durursam azarla
Tökezlersem kaldır beni.
….
Ve son olarak sadece kendi soyundan olanlara değil, dünyadaki çocuklara/ zayıflara baba ruhuyla bakıp, babaca davrananların babalar günü kutlu olsun!