Kolay hayat var mı sizce? Bence yok. Hayat herkes için zor. Sorsanız okula giden çocuk sorumluluklarından yakınır. ‘Daha çocuğum ben. Özgürlük istiyorum. Okula gitmek- ödev yapmak istemiyorum’ der. Yetişkinler iş yerinde yaşadıklarından ya da evdeki işlerin bitmeyen tekrarından ve hayatın ağırlığından bahseder. Aslına bakarsanız kimlik ve kişilikten bağımsız, doğduğumuz anda soluk almaya başlamamızla bitiyor rahat- kolay hayat. Yapılması, aşılması gerekenler başlıyor. Ve yaşam / hayat dediğimiz şey işte bu aşılması/yapılması gerekenler ile yapmak/ yaşamaktan zevk aldıklarımız arasında geçiyor.
Hedonist yaşam
Hemen söyleyeyim. Katıksız hedonist yaşam (yaşamı haz almak üzerine kurmak diyelim kısaca) mümkün değildir. Neokorteksi olmayan ve insandan daha az kompleks duygulara sahip olan canlıların dahi yaşamlarını devam ettirebilmeleri için yapması gerekenler, bir çeşit sorumlulukları var. Yani ‘ekmek elden su gölden’ hayat insanoğlu için mümkün değil. O halde ne boşa umutlanmalı ne de kahırlanmalı hedonistçe (zevkçi) yaşanamadığı için. Peki ne yapmalı?
Sorumluluklar ve haz arasındaki denge
Sorumluluklar ve haz arasında denge kurma psikolojik sağlıklılığın göstergelerinden bir tanesi. Psikolojiye ait kavramlar da tıpkı giysi/ mobilya modası gibi modalaşır, popülerleşir zaman zaman. Örneğin ‘hayır demek’, ‘doğru nefes almak’, ‘farkındalık’ da olduğu gibi.
Farkındalık
Sorumluluk ve haz arasındaki denge için ilk şart farkındalıktır. Birey kendini tanır, sorumluluklarını, nerelerde zorlandığını, dayanıklılığının sınırlarını bilirse, lafın özü farkındalık geliştirmişse kendi ve diğerleri arasında da denge kurar, haz ve sorumluluk ile görev arasında da.
Kurallar
Farkındalığı yüksek insanlar, sorumluluklar ve haz arasında denge kurmak için bir çeşit kurallar koyar yaşamlarında. ‘ Şu işi bitirdiğimde ara veririm, şunu yaparım. Şu kadar kilo verince şu elbiseyi alırım. Şu kadar çalışırsam şu bonusu kazanırım. Şu fedakarlığı yaparsam evladımın geleceği daha güzel olur.’ gibi. Yani farkındalığı yüksek olmanın yanı sıra içsel motivasyonu yüksek olanlar sorumluluklarını yerine getirmenin de hazzını yaşar ve aynı zamanda bunu, kendi koydukları kurallara da bağlar. Kuralları haz ve sorumluluk dengesinde koyarken, diğerlerinin nasıl etkileneceğini dikkate almak ise aynı zamanda bir gelişmişlik - medeniyet göstergesidir. ‘Ben koşmaktan haz alıyorum diye sahilde grupça diğerlerini yok sayacak şekilde yayılarak/ bağırarak koşar ve yüksek sesle müzik dinleme modasına uyarsam başkalarını rahatsız ederim’ gibi. ‘Çevre kirliliğini önlemek için, plastik kullanımını azaltmalıyım,’ gibi. ‘Kanımdan olmayan , başkalarının çocukların eğitimine de katkıda bulunmalıyım’ gibi.
Medeniyetin getirdiği kuralları ve beklentileri karşılamak hem farkındalığın hem de haz ve sorumluluklar arasında denge kurmanın doğal sonucudur, desem ve sorsam:
Sizin farkındalığınız ne seviyede? Ya sorumluluk ve haz arasındaki denge? Sadece kendi işinize gelince kurallara uymak değil de farkındalığı yüksek medeni insan olmak seviyesinde yaptıklarınız/ yapmadıklarınız neler? Sahi söyleşinize siz ne kadar medeni ve ‘insan insan’ bir insansınız?