Asperger Sendromu, Hiperaktivite, Prader- Willi gibi ‘Özel Çocuk’ Diye Adlandırılan Çocuklar
Hemen söyleyeyim hanımlar beyler. Genel olarak sınıflandırmalara karşıyım. Ama daha iyi anlamak/ anlatmak ve dünya genelinde ortak tanı koymak anlayışından hareketle ben de danışanlarımda ve gündelik yaşamda kullanıyorum DSM5-TR’ın tanımlarını. Bugünkü yazım bilim dünyasında belli gruplara/ isimlere ayrılmış aspeger sendromu, hiperaktivite, prader willi/ angelman sendromu, otistik gibi tüm özel çocukların anne babaları için.
Çocuğunu kabul etmek
*Bebeğinizi, çocuğunuzu kabul edin! Evet evet, ‘Ah şu hastalık olmasaydı’ demeden, olduğu gibi kabul edin ve kucaklayın. ‘Varlığını kabul ediyor ve kucaklıyorum’ düşüncesiyle birlikte bebeğinizi çocuğunuzu sık sık ve kocaman kucaklayın.
*Göz teması kurmak için fırsat yaratın. Onunla göz göze gelecek şekilde durun ve baksa/bakarsa gözlerinizdeki sevgiyi göreceği, bakıyorsa gözünüzde kendisini görecek şekilde göz kontağı kurun. Çünkü varlığının kabulü ve şefkat bir insan yavrusu için yaşama başlama, tutunma ve devam etme için esastır!
Özel çocuklarda oyunla öğrenmeyi öğrenme!
*Bebekler oyunculukla, çocuklar oyunla öğrenir. Temel hareketleri yapması için bebeğinize destek olun, öğretin. Aynı şekilde çocuğunuza da. Örneğin; ‘Her bebek/ çocuk nasıl oturulacağını bilir’ gibi basit ama yanlış bir inançla tanımladığınız yerinde oturmak, çocuğunuz için geçersiz olabilir. Oturun, kaslarına dokunarak oturtun. Daha büyüklerde örneğin ‘don’ oynayın. Kıpırdamadan ve konuşmadan yerinde oturmayı öğretin. Kıpırdamadan ve konuşmadan yerinde oturmayı öğrendikten sonra örneğin tüm dikkatini bir şeye vermeyi, ardından da beynine üşüşen düşüncelere ve hareket etme arzusuna rağmen durmaya ve öğrenmeye devam etmesini öğretin. Çünkü özel çocukların önce öğrenmeyi öğrenmesi gerekir!
*Sıradan bebek ve çocukların kolayca yaptığı yürüme, gözüyle takip etme, ellerini işlevsel kullanma gibi hareketler kimi bebek ve çocuklar için öğrenilmesi gereken bir durumdur. İnsan yavrusunun gelişim tablosunda görülen her bir faz için bebeğinize/ çocuğunuza uygun bir oyuncuk yaratarak her bir fazı kendi hızında önce anlaması, sonra taklit etmesi ve nihayetinde de bilinçle tekrarlaması için zaman/alan ve tüm dikkatinizi verin, yaratın! Kişisel dikkatiniz, öznel oyuncuğunuz ve bol tekrarınız öğrenmeyi başlatıp yerleştirecek, her bir öğrenme de başka öğrenmelerin temelini oluşturacaktır.
*Bebeğinizin/ çocuğunuzu standart gelişim tablosunda olması gereken yere/ özelliklere göre değerlendirmeyin. Ne yapabildiğini anlayın, her bir faz için en temel kriteri oyunla öğreterek başlayın.
Farkındalığı yükseltmek ve cesaretlendirmek
*Bebeğin ya da çocuğun farkındalığını yükseltmek gelişiminin temel kriterlerindendir. (O ne yaptı/ nasıl yaptı’dan daha çok; ‘Bu hareket/beceri için ben ne yaptım? Tutmak için parmaklarımı nasıl kullandım gibi) Kendini fark etmesini, fark ettiğini fark etmesini sağlayarak öğrenmeyi zenginleştirin!
*Her bir yeni öğrenme için sevincinizi gösterin. Zorlandığı zaman da şefkatinizi. Ancak şefkatiniz ‘ Bu kadar yeter’ diyerek sınırlamak şeklinde olmamalı. ‘Haydi öğrenecek eğlenecek daha çok şey var’ cesaretlendirmesiyle birleşen şefkat, çocuğun gelişim hızını artırır.
Varlığını kabul, şefkatle kucaklama, farkındalığını geliştirmek, öğrenmesi için fırsat yaratıp bol tekrarlı oyuncuklar oynamak ve ilerleme cesareti vermek, anne babaların uymaları gereken temel ilkelerdir.
Anne babadaki suçluluk, suçlama ve kızgınlık duyguları
*Suçluluk, suçlama ve kızgınlık duygularını aşamamış anne babaların önündeki en önemli engel bebeklerinin / çocuklarının öznel zorlukları değil, kendileridir.
Bebeğinize/ çocuğunuza yardım edebilmek için önce kendinize yardım edin! Kızgınlık, suçluluk ve suçlama duygularından kurtulmak için terapi alın. Yavrunuzu ve becerilerini kendiniz için bir başarı kriteri gibi gören anlayıştan geliyorsanız ‘Şöyle akıllı olmalı. Böyle sporcu olmalı’ gibi beklentileriniz düşmanınız olacaktır. Beklentilerinizin karşılanmamasına yönelik yaşadığınız hayal kırıklığını aşamıyorsanız, ‘varlığını kabul ederek kucaklama’ şeklinde özetleyebileceğim daha ilk adımda takılmış olursunuz. Bu durum; hem bebeğinizin/ çocuğunuzun gelişimini sınırlar hatta engeller, hem de sizin ‘el alem’ kaygınızı güçlendireceğinden suçluluk, suçlama ve kızgınlık duygularınızın artmasına yol açar. Kendi suçluluk, suçlama, kızgınlık duygularınızdan kurtulun!
Anlaşalım hanımlar beyler. Size zor gelse de bebeğinizin/ çocuğunuzun gelişiminde direksiyonda siz değil o oturmaktadır. Tıpkı bisiklet sürmeyi öğretir gibi düşünün lütfen. Önce düz yolda ve üç tekerlekle siz de yanında yürüyerek başlayan öğrenme süreci, zamanla 2 tekerlekli bisikletle üstelik yokuş aşağı güvenle sürme ve numaralar yapmaya dönüşür ya hani, işte tam da böyledir bahsettiğim özelliklerdeki çocukların gelişim süreci. İlk bisiklet deneyiminde kendi gölgesinin takibinden korkup düşen bir çocuktan daha çok kaygıya, daha az beceriye sahip gibidir sizin ufaklık. Bu nedenle haydi biraz cesaret, süreğen bir çaba, bolca oyun, sıkça kucaklaşma ve çokça kararlılıkla hayat bisikletini sürmeyi öğrenmeye çalışan yavrunuzun arkasında, bir gün kontrolü tamamen ona bırakacağınız inancıyla yürümeye devam…