‘Hayatın bir anlamının olması gerekliliği abartılı bir gerçek ya da entelektüel bir şımarıklık, ‘tuzu kuru’ olanlara özgü bir lüks değildir! Derin ve kendini görecek farkındalığı yüksek, bütünlüğe ulaşma arzu ve çabasında, sürdürme kararlılığındaki her bir birey için ‘hayatın anlamı’ olmalıdır. Hayatın anlamı kişiye özgüdür. Başkalarıyla paylaşılan kısımları ya da anlam benzerlikleri olsa da kişisel hatta ‘özgün’dür.’ yazmıştım son yazımda.
Hayatı zorlaştıran ve/veya anlamsızlaştıran negatif etkileri yani düşmanlarımızı yazarak şimdilik sonlandıracağım hayatın anlamı ile ilgili düşüncelerimi ve paylaşımlarımı.
Negatif Duygu/ Düşünce Yayıcılar
Viktor Frankl Nazi Kamplarından kurtulmuş bir insan. Ölüm kampına nasıl dayanıp kurtulduğu ve 2. Dünya Savaşı sonrasında insan psikolojisine yönelik teorileri etkileyecek görüşlerini nasıl sunup savunduğu meraklılar için ayrı bir okuma konusu. Viktor Frankl’ın ‘Kolektif Nevroz’ tanımı ve kullanış şekli çok ilgimi çeker benim. Ve tam da bugünlere uygun olduğundan birlikte bakalım istedim. Kolektif nevroza yani toplu halde paylaşılan sağlıksız/ negatif duygu ve düşünce yayıcılara ve bunların birbirini etkileyerek büyüyerek güçlerini kocamanlaşmalarına.
*Belirsiz -detaylardan/ plandan/ zamanlamadan vb.den uzak- gelecek.
*Rutin, hani sıkıcı/ haz ve coşku vermekten çok uzakta olanından bir yaşam.
*Grubun bir parçası haline gelmek, öyle ki bireysel farklılıkları/ sorgulamaları, ‘gerçekliği’ düşünme süzgecinden geçirmeyecek denli bir grupla bütünleşmek. Hatta durumu daha da ileriye götürerek ortak ‘kötüler/ düşmanlar/ suçlular’ belirlemek.
Lafın özü bireysel özgürlük ve sorumluluk bilincinden uzak, çok sık kullanılan haliyle ‘ Öyleeee yuvarlanıp gitmek’ …
Kolektif Nevrozdan Kurtulma Hayatı Neşeli Anlamlı Hale Getirme
Hanımlar beyler kolektif nevrozdan kurtulmanın, bugünlerde dahi hayatı neşeli anlamlı hale getirmenin yapılamaz bir yanı olmadığı gibi sihirli bir formülü de yoktur. Her gerçek gibi hayatı anlamlı ve neşeli hale getirmenin yolu da basittir!
*En inandıklarınızdan bile gelse, sorgulamadan hiçbir şeyi salt gerçek olarak görmeyiniz. Özellikle bugünlerde durumu felaketleştiren felaket tellallarına, ha bire kötü haberler yayan arkadaşlarınıza, sizi aşağıya çeken mesajlara prim vermeyiniz.
*Geleceğe ilişkin plansızlık, başarı güdüsündeki ve içsel motivasyondaki zayıflık, yeni koşullara uyumlanmadaki eksikliklerinizi fark edip, tek tek üstüne gidip tersine çeviriniz. Günü planlayınız. Mutlaka evde dans/ spor vb. yaparak hareket ediniz.
*Bir şey yaratınız. Öğreniniz. Bir becerinizi geliştiriniz, ama şaşkın ördek yavruları gibi oradan oraya savrularak rotasız değil. Bir plan doğrultusunda, adım adım, rutini kırarak ama ilerleyecek kurallara da sadık kalarak. Odaklı ve amaçlı!
*Çoğu insanın özellikle pazar ya da tatil günlerinde yaşadığı can sıkıntısı/ yalnız kalmaya tahammülsüzlük/ boşluk duygunuz varsa ve/veya bu günlerde ortaya çıktıysa/ arttıysa, kişiliğiniz/ geldiğiniz ve kurduğunuz çekirdek aile ilgili ciddi ciddi oturup düşününüz. Nerede terslik/ boşluk var tespit ediniz. Ve doldurabiliyorsanız doldurmak üzere hemen başlayınız. Elbette sağlıklı yöntemlerle! Hemen dolamayacak gibi mi? Peki, ne zaman nasıl dolduracağınız yönünde planlamayı yapınız. İşinizi kolaylaştırıcı ve zorlaştırıcıları belirleyiniz. Kolaylaştırıcılarla daha çok temas ederek ilerleyiniz!
*Paradoksal niyetten uzak durunuz. ‘Ben yönümü bulamam’ Beceremem! Dayanamam!’ gibi negatif şartlanmalarınız kırınız. Yapmak/ başarmak/ üstesinde gelmek istiyor musunuz? Tercihinizi yapınız. Karar veriniz ve adım adım üstüne gidiniz.
*Engelleyiciniz kendi negatif düşünceleriniz mi? Odağınızı kırınız, yönünü değiştiriniz. Hareket ederek, pozitif iletişime geçerek, kendinize inanarak, ilerleyişini görecek net planlamalara giderek, minik parçalara bölerek adım adım ilerleyiniz.
Şu ‘an’a etki edebilecek tek şeyin siz olduğunuzu biliniz. Ve bu ‘an’ı güzelleştirebilecek tek gücün siz olduğunuzu da!
Haydi karar verin lütfen; ‘yuvarlanıp gitmek’ mi istiyorsunuz, bu günleri hayatı daha anlamlı ve neşeli yaşamak ve geleceğe umutla bakmak mı?