Evde kalma ve çalışmama konforuna sahip ya da zorunluluktan çalışmayan yani işi olmayanlar ve çocuklar için yakın gelecekte ve korona günleri bittikten sonra bekleyen çok sayıda risk bulunmaktadır. Psikolojik sağlıklılık açısından risklerden bir tanesi de geceyle gündüzün karışması, uyku saatlerindeki belirsizlik kısaca saatsiz ve zaman algısız yaşamaktır.
Doğada Zaman Vardır!
Rica ederim bana; ‘Medeni yaşamdan önce saat ve zaman algısı yoktu, insanlar saatsiz ve zamansız yaşardı’ demagojisi yapamayınız.
Doğada pazartesi yoktur doğru, ama mevsimler vardır. Güneşin doğuşu ile başlayan sabah saatleri vardır. Gece olunca hemen hemen tüm canlıların uyuması vardır. Hayvanların ve modern yaşam öncesi insanların güneşle birlikte kalkması ve mevsimine göre avlanmaları, ne iş yapılacaksa yapmaları ve hatta kış için yiyecek depolamaları bilindik gerçeklerden değil midir?
Haydi gelin sizler için ‘doğada zaman’ olduğuna hem de bu saatin tıkır tıkır işlediğine dair gerçeği bir parça daha güçlendireyim: Büyümeyi sağlayan aynı zamanda hücre yenileyici yani bağışıklık sistemini güçlendirici hormon gece salgılanır. Öyle ki melotonin ve büyüme hormonu (GH) salgısının etkilenmemesi için çocukların yatak odalarındaki ışığa bile karşı çıkar birçok çocuk doktoru ve ilgili bilimciler. Zaten psikolojik sağlıklılık açısındandan ‘kendine güvenin gelişmesi için de yaşı gelince tek başına ve karalıkta yatabilmek şarttır çocuklar için. Dolayısıyla doğada zaman vardır! Büyüyecek yaşı geçmişlerin hücre yenilenmesi ve bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve çocukların büyüyebilmesi için ışık yokken yani gece uyunması da bu yüzden şarttır!
Hücre Yenilenmesi, Bağışıklık Sistemi ve Büyüme ile Açma Kapama Düğmesi
‘Okullar online ya da tv den zaten okula yetişmek için erken kalkmaya gerek de yok. Eh ben de zaten evden çalışıyorum ya da çalışmıyorum. Bu günlerde saatler kayabilir’, derseniz de karşı çıkarım size. ‘Çocuğunuzun iç disiplini için suistimal kapısını aralamış oluyorsunuz’ derim. Çünkü koronalı günler bitecek. Ve çocuklar yine okula dönecek. Daha önemlisi zaman algısı ve zamanı doğru yönetme gerekliliğiyle karşı karşıya kalacaklar. Çocuklarda bir açma kapama düğmesi yok öyle değil mi?
‘Haydi şimdi düğmeyi 4 birim çevirelim, hop çocuk sonbahar moduna geçsin. Ve sorun çıkartmadan, bunca zamanın getirdiği yayılmaya rehavet duygusuna kapılmadan erken yatsın. Uykusunu alarak kalksın. Söylenmesin. Okula zamanında yetişecek hızda hazırlansın. Haaa bir de mümkünse tüm bunlar bittiğinde sorumluluk duygusu da eskisinden bile gelişmiş olsun. Elindeki elektronikleri bıraksın. Soru sormayı, merak etmeyi, sanat ve bilimle ilgilenmeyi devam ettirsin’ beklentisi içerisinde misiniz? Aziz Nesin’in bir hikayesinde dediği gibi ‘Bulursunuz cenneti’ :)
Psikolojik Sağlıklılık
Çocuğu olmayanlar, yanında olmayanlar, yalnız yaşayanlar ya da ev halkıyla yaşayanlar, sizin saat ve zaman algınız nasıl şu sıralar? Açma kapama düğmeniz ne alemde? Haydi ama biraz gerçekçi olalım lütfen.
Tatillerden dönüşte hep sorun yaşamadınız mı özellikle ilk günlerde işe başladığınızda? Daha önemlisi gece vakitlice yatıp sabah vakitlice uyandığınızda mı kendinizi dinlenmiş ve daha iyi hissedersiniz? Yoksa geç yatıp sabah kuşları çoktan ötmeyi bırakıp güneş tepeye yükseldiği zamanda uyandığınızda mı? Evet, tamam insanlar arasında da kargalar ve baykuşlar vardır. Kimi daha erkencidir kimi daha geç kalkıcı, ama el insaf el iman. Zamansız saatsiz olmak da neymiş? ‘Uykun gelince yat. Uyanınca sakın hemen kalkma! Dur! Biraz daha yat. Acıkınca ye. Bu arada aman diyeyim üstündeki pijamayı çıkartma. Kokana kadar gece gündüz onunla dolaş. Zaten beynini de bir şeye odaklama. Bir şeyler seyret, internette gezin. Uykun gelince yeniden yat.’
Kabul, biraz abarttım biliyorum, ama işin nereye gideceğini- hatta kimilerinde çoktan gittiğini-göstermeye çalışıyorum. Hem çocuklar hem de yetişkinler için.
Gönüllü kahraman ve zoraki kahraman tanımlarını yapmıştım birkaç yazı önce. Bu yazıda da gönüllü ve zorunlu kahramanları ayrı tutuyorum. Evden çalışan, işsiz olduğu için çalışmayan ya da evden düşük tempoda çalışan yetişkinlere ve (varsa) çocuklarına sözlerim.
Hanımlar beyler, tarihteki tüm savaşlar, salgınlar, kötü günlerin bitmesi gibi bugünlerde bitecek. Bittiğinde ya iç disiplini devam eden, her şeye rağmen öğrenen, gelişen ve geleceğe gerçekçi bir planlama ve iyimserlikle bakan umut dolu yetişkinler olacağız ya da havluyu sermiş, bezgin ve umutsuz. Sizce hangi durum psikolojik sağlıklılık göstergesi? Olmayan hayali açma kapama düğmesine güvenip koy’ vermek mi? İç disiplinli ve fiziksel sağlığını da koruyacak şekilde vakitlice yatıp kalkacak, düşünmeye, üretmeye, öğrenmeye devam etmek mi? Ne dersiniz?