Bazen öyle cümleler duyar ki kulaklarınız aklınız şaşar. Doğrular karışır. Ya duydukları yanlış ya da o ana dek belledikleri yanlış gibi gelir insana. Hani ‘yakıştıramamak’ kavramı altında toplanan duygu ve düşünceler vardır, öyle olur işte aklınız şaşıp doğrular karıştığında. O kadar umulmadık yerden/ insandan/ durumdan gelir ki olan, o kadar ‘yakıştırılamaz’ bir arada düşünülemez bir durumdur ki yaşanan, akıl da şaşar doğrular da karışır. Hal böyle olunca da insana doğrularını tekrar gözden geçirmek ya da yeni olana yönelik yeni bir düşünce/ duygu geliştirmek düşer.
Aklın şaştığı doğruların karıştığı zaman ve durumlarda atılacak ilk sağlıklı adım ‘bütünün içinde o özel anı/ sözü/ insanı/ durumu’ değerlendirmektir. Nasıl mı? Diyelim ki çok sevdiğiniz bir dostunuz sizi çok kıran, o ana dek paylaştıklarınızın, paylaşımlarınıza yüklediğinizin anlamın çok dışında kalan negatif bir şey yaptı/ söyledi. Aklınız şaştı, doğrularınız karıştı. Konuşmaya/ tepki vermeye başlamadan önce susmanızı, anlamaya çalışmanızı öneririm. Bu kadar büyük anlamlar yüklediğiniz insanı söylediği tek bir şeye bakarak yargılamak kolay kaçmak olduğu gibi ‘dostluğun doğrusu’na da yakışmaz! Madem bu kadar değerli şaşıp karıştığınızın nedenini anlamaya çalışmalı insan öyle değil mi? Kendinizden yana, kendi duygu ve düşünceleriniz değil, onun duygu ve düşüncelerinin penceresinden bakarak görmeye çalışın manzarayı. Belki anlarsınız niye böyle davrandığını. Baktınız ama anlaşılır yanı yok aklınız hala şaşkın halde mi? O zaman doğrularınıza bakın. Sizin doğrularınıza göre bir dost böyle yapmaz/ etmez/ tutmaz tamam kabul de böyle yaptığında diğer dost da bir anda silip geçmez tüm dostluğu değil mi? Silecek kadar büyük/ önemli mi aklınızı şaşırtan? Değilse, silip geçmemeli dostluğu tek bir yanlışla. ’Olur a, insanlık hali’ deyip biraz geriye çekilip zaman ve alan yaratmalı akla da doğrulara da. Şaşıp karışanlar kendine gelsin diye. Gelirse ne ala, gelmezse zaten ne olacağı meydanda.
Haydi gelin aklın şaşıp doğruların karıştığı daha duygu yüklü mesajları ayırt etmesi daha zor, sevgili ya da eş fark etmez romantik ilişkilere bir bakalım.
‘Bana bunu nasıl yapar?’ ı çok duyarım insanlardan. Terapi koltuğunda da dışarıda dost/ arkadaş masalarında da. Ben de sorarım:
‘Tam olarak ne yaptı?’
‘O yaptığının sizin için tam anlamını biliyor mu?’
‘Karşılıklı olarak yapılanın her biriniz için anlamı üzerinde anlaştınız mı? Olmadı uzlaştınız mı?’
‘Belki de bunca senelik sevgiliniz/ eşiniz anlayamıyor neye üzüldüğünüzü/ kızdığınızı/tepki verdiğinizi. Belki anlıyor ama abartılı/ hatalı hatta apaçık yanlış buluyor sizin tutumunuzu. Doğruların karışmaması ve aklın şaşkınlığının gitmesi için bunlarda anlaşıp ve/veya uzlaştığınızda ortak bir yeni anlayış geliştirebiliyor musunuz? En azından geçici/ süresi net bir uzlaşma yakalayabiliyor musunuz?’
‘Birlikte yakaladığınız uzlaşma noktasında her ikiniz de diğeri tarafından net bir biçimde hissedilip anlaşılabilir biçimde çaba gösteriyor mu? Yoksa biriniz ya da ikiniz de kendi anlayışınızı/ çözümünüzü mü dayatmaya çalışıyorsunuz?
Anlarım, anlatırım cevaplarla netleşen fotoğrafı.
Çünkü aklın şaşıp doğruların karıştığı durumlarda yapılacak en akıllı ve sağlıklı düşünme ve hareket zinciri; ‘Bana bunu nasıl yapar?’dan ‘Birlikte bu noktaya nasıl geldik ve üstesinden nasıl geliriz?’ soruları sorulup cevaplarını bulmaktan geçer.