Saldırganı; ‘Ortada kendini korumayı gerektirecek bir durup yokken ve/veya durup dururken başkalarına saldıran, diğer insanda korku yaratan’ şeklinde tanımayabilirim.
Dikkatinizi çekerim efendim. ‘Ortada kendini korumayı gerektirecek bir durum yokken’ dedim. Çünkü aslında saldırganlık eğilimi her canlıda vardır. Çünkü insan/ hayvan yani her canlı, varlığı tehdit altındayken, hayatta kalabilmek için saldırır. Bu kısmı biraz daha açmam gerek.
Temel İki İçgüdü: Eros (Yaşam) ve (Ölüm) Tanatos
İnsanda temel iki içgüdü vardır. Yaşam ve ölüm. Freud’un tanımıyla eros ve tanatos. İnsan hayatta kalmak varlığını sürdürmek olarak programlanmıştır. Bir tehdit altında kaldığımızda, ilk insandan bu yana temelde iki, detayla üç mekanizmadan biri işler. Ya topuklar kaçarız ya da savaşırız. Kimi de ışığa yakalanmış tavşan gibi donar kalır. Hangi mekanizmanın işleyeceği hormonlara, genetiğe, temel kişilik eğilimlerine bağlı olmakla birlikte, bence öğrenme de baskın bir faktördür. Zaten bu bilimsel inanca bağlı olarak çocuklarda dayanıklılığı geliştirmek, mücadele gücü vermek ve sabır duygusu yerleştirmenin gerekliliğini ve tüm bunların verilebileceğini savunuyorum.
Çocuklar, Kurallar ve Anne Babanın Rolü
Çocuk için her bir istek yaşamsal değerdedir. Henüz kendini kontrol tam gelişmediğinden, isteği gerçekleşmediğinde hatta gerçekleşmeme durumunda reaksiyon verir. Boynunu büker kabul eder, ağlayıp bağırarak tepinerek ya da (kendince) ikna tekniklerini kullanarak isteğine ulaşmaya çalışır. Anne babanın rolü de tam bu sahnede ortaya çıkar. Çocuk beklemeyi, ertelemeyi hatta vazgeçmeyi veya başkalarıyla paylaşmayı ebeveynin koyduğu ve tutarlı biçimde uyguladığı kurallarla öğrenir.
Çocuk kuralsız ya da tam tersine katı-kurallarla dolu ve anlayışsız bir disiplinle büyütülürse, tüm istekleri reddedilir ya da aksine istekleri talep ettiği anda verilirse saldırgan tepkilerin ortaya çıkma ihtimali artar.
Çocuğun gelişim evrelerine baktığımızda bazı dönemlerde saldırganlığın beklendik, doğal bir tutum olduğunu söyleyerek sizi şaşırtacağım. Her çocuk farklı olmakla birlikte, genellikle 2,5 – 5 yaş arası çocuklarda ‘bireyselleşme/ kendini ortaya koyma’ çabasına bağlı olarak saldırganca tutumlar görülebilir.
Çocuklarda Görülen Tipik Saldırgan Davranışlar
‘İtme, çekiştirme, kırma, vurma, tekmeleme, dökme, ısırma, bağırma’ çocuklarda görülen tipik saldırgan davranışlardandır.
Peki bir çocuk neden bu davranışlara yönelir?
Yukarıda açıkladığım mekanizmayla ‘isteklerine’ ulaşmak için, isteklerine ulaşması engellediğinde bir çeşit savunma tutumuyla saldırganlaşırlar.
Çocuk Nasıl/Neden Saldırgan Tutumu Benimser/ Öğrenir?
*Evde saldırganlık varsa, çocuk saldırganlığı benimser/ öğrenir.
*Kendisine şiddet uygulanıyorsa, misilleme olarak saldırganlaşabilir.
*Kendisine değilse de anneye baba tarafından şiddet uygulanıyorsa, çocuk şiddet yoluyla insanları yönetmeyi öğrenir.
*Anneye baba tarafından şiddet uygulanıyorsa, çocuk babaya karşı koyup durduramadığı için kızgınlığını ‘şey’lere ve başka insanlara yönelterek çıkartıyor olabilir.
*Bir durumda kendisini yetersiz hissediyorsa, saldırgan davranışlarla kendince bir güç/ denge kurmaya çalışıyor olabilir.
*Utandırıldığında, kıskandığında, adil davranılmadığını düşünüp hissettiğinde ya da başka olumsuz duygular yaşadığında bir çeşit savunma olarak gösterilebilir.
*Anne- baba aşırı düşkün- korumacıysa ve/veya sert eleştirel bir tutum/ kurallar varsa, disiplin anlayışı tutarlı bir esneklikten yoksunsa saldırgan tutum benimseyebilir.
*Psikolojik sorunlar (depresyon, dürtü kontrol bozukluğu) varsa görülebilir.
*Beyin ya da hormonlara bağlı yahut başka organik kaynaklı bozukluklarda ya da zekâ ile ilgili sorunlarda da görülebilir.
Organik ve/veya psikolojik sorunları bir yana bırakırsak çocuğun saldırgan davranışları sürdürmesinin modelleme/ öğrenme dışındaki temel nedeni, isteklerinin yapıldığını görmesi yani hedefe bu yolla ulaşmasıdır. İsteklerine tekmeler atarak, bağırarak vb. davranışla ulaştığını gördükçe de saldırganlık davranışını tutum olarak benimser.
Çocuklarda Saldırgan Davranışlara Yönelik Çözümler
Her çocukta görülebilecek olağan saldırganlık davranışını tutuma dönüşmeden önleyebilmek için:
1-Aile iyi model olmalı, aile içi ve dışı davranışları sözel ve fiziksel saldırganlıktan uzak olmalıdır.
2-Hiçbir zaman ve hiçbir koşulda çocuğun saldırgan davranışlarına tolerans gösterilmemelidir.
3-Saldırgan tutumla istenilen her şey için her durumda sakince ‘Hayır’ denmelidir.
4-Saldırganlık karşısında şiddet kullanmak sorunu büyütmek hatta saldırganlığı pekiştirmekten başka bir işe yaramaz!
5-Uykusuz, yorgun, açken çocukla tartışmaktan, uzun açıklamalara girmekten kaçınılmalıdır.
6-Uygun, nazik dille istendiğinde makul isteklere ulaşıldığını çocuğa gösterecek şekilde davranmak ve bu tutumu benimsemek esastır.
7-İnsanın dolayısıyla çocuğun doğasında var olan saldırganlığı boşaltabilmesi için hareketli oyunlara ve spora yöneltmek çok önemlidir. Sanat ve sanatsal faaliyetler zekasını geliştirirken aynı zamanda saldırgan duyguların boşalmasına da yardımcı olur.
8-Özellikle grup oyunları ve sporları negatif duyguların ve saldırganlığın kontrol edilmesinde öğretici bir nitelik taşıdığından, kardeşi olmayan tek çocukları grup faaliyetlerine yöneltmek önem kazanmaktadır.
9-Yaşına uygun sorumluluklar ve bu sorumlulukları yerine getirdiğinde elde edeceği haklarla istek ve arzularına ulaşılabileceğini göstermek saldırganlığı çözme yolarındandır.
10-Şu cümleyi motto haline getirmekte fayda vardır. ‘İhtiyaçlar her zaman, istekler bazen, dilekler ara sıra yerine getirilerek sabretme, hak etme, bekleme gibi alışkanlıkların yerleşmesine yardımcı olunmalıdır.
Saldırganlık/ zorbalık günümüzde hem yetişkinler arasında hem de çocuklar arasında sanal ve gerçek olarak ciddi oranda yaygınlaşma gösterdiğinden, üzerinde çalıştığım ‘Mutlu, Dayanıklı ve Kendine Güvenli Çocuk Yetiştirme’ kitabının içinde yer almayı hak etmiştir. Çünkü şiddetin olduğu bir ailede/ dünyada çocukların mutlu olması ve mutluluğun sürdürülebilmesi mümkün değildir!