‘Aşk ile yanılgı arasındaki ilişkiyi tahmin edebiliyorum da hastalık ne alaka?’ diyerek okumaya başladıysanız, tanım/ anlam ve bağlam üçlüsüne buyurunuz efendim.
Aşk konusuna kafayı takıp bilimsel bir ciddiyetle araştırmış bir psikoloğum. Bu nedenle özellikle antropologların, diğer psikolog ve psikiyatristlerin dediklerini bir yana bırakarak 33 yıllık deneyim/ gözlem ile çeşitli yaşlarda ve eğitimlerde yaklaşık 3000 insana uygulanan benim geliştirdiğim sorulardan elde edilen verilerle ulaştığım sonuçları paylaşarak başlayalım.
Takıntı, Aşk ve Temel Fark
Takıntı için genel anlamıyla ve kısaca, tekrarlayıcı biçimde saçma/tuhaf/ komik ve benzeri şekilde bile olsa aynı şeyi tekrar tekrar düşünme ya da yapma hali diyebilirim. Aşk ise takıntılı biçimde bir insanı romantik duygularla düşünme halidir. Dolayısıyla aşkın kendisi ruhsal dengeyi bozan bir durumdur:) Bana göre aşkın takıntıdan temel farkı, takıntının genellikle istenmeyen aşkın ise genel olarak arzulanan bir duygu durumuna yol açmasıdır.
Aşkın Evreleri
Aşk bir insanın dikkatinizi çekmesi ile başlar. Onun dikkatini çekmeyi istemenizle sürer. Sürekli olarak onu düşünmek, onunla olmayı istemekle alevlenir. Dikkat, ilgi, enerji, romantik duygular sadece o insan üzerinde yoğunlaşır. Tıpkı atın sürekli koşamaması hali gibi insan aşka ve aşk süjesine yönelmiş dikkat ve ilgiyle yaşamını sürdüremeyeceğinden, zaman içerisinde dikkatin şiddeti ve süresi diğer ‘şey’lere de kayar. Bu aşamada aşk ya sevgiye evrilir ve aşk hissedilen süje hayatın bir parçası ama çokkkk önemli parçası haline gelir ya da zayıflar ve biter. Böylece aşkın evreleri doğal gelişimiyle ya sönme ya da sevgiye evrilerek büyümeyle sonuçlanır.
Takıntının Evreleri
Takıntıda ise takılan her neyse onunla yetinilmez ve başka ‘şey’lere yönelik de takıntılar başlar. Örneğin ‘hastalanma kaygısı’ takıntılı biçimde şu hastalıkken, zamanla başka hastalıklara yayılabilir. Ya da X semptom hastalık belirtisi gibi düşünülüp kaygı duyulurken, başka semptomlar da başka başka hastalıklara işaret edebilir hale gelir yani kaygı/ takıntı kurtçuğu beslenir ve kocaman olur. Lafın özü takıntının evrelerinin son aşaması ancak tedavi ve farkındalıklı çabayla sağlıkla sonuca yönelir, dönüşür.
Sonuç; aşk hayatı zenginleştirip insanı mutluluğa taşıyacak sevgiye doğru gelişebilirken, takıntının gelişeceği tek nokta daha çok takıntı, daha çok kaygı ve mutsuzluktur. Bu nedenle de aşık olunan insan düşünüldüğü gibi çıkmadığında ya da arzulananlar/ beklenenler yaşanmadığında, ilgi ve dikkatin aşık olunan süjeden çekilmesi sağlıklıdır.
Takıntılı/ Hastalıklı Aşk ve Kişilik Bozukluğu
Arzuladığı ilgiyi göremediği, haklı beklentileri karşılanmadığı, benliği yok sayıldığı, kişiliği zarar gördüğü halde takıntılı bir biçimde ‘onu’ isteme aşk değil, olsa olsa hastalıklı/ takıntılı bir durumdur. Bağımlı kişilik bozukluğu, sınırda kişilik bozukluğu gibi ‘görece’ hafif hastalıklı hallerden, obsesif kompulsif nevroz ya da daha ötesine uzanarak hastalıklılık şiddeti artar. Bu tip durumlar daha çok psikolojik sağlıklılıkla ilgilidir durumlardır.
Aşk Yanılgısı/ Psikolojik Sağlıklılık
Bir de organik hastalıklardan kaynaklanan aşk yanılgıları vardır. Örneğin tespit edilmemiş tiroit sorunu ya da tam tersine tespit edilerek ameliyat edilmiş bir tiroitten sonra kişi hissettiği kaygıları, denge beklentisini, bir insan kaydırabilir. O insana yönelik hissedilen duygu bu noktada aşk değil, aşk yanılgısıdır. Yahut ciddi biçimde hırpalandığı, aldatıldığı, cinsel ya da başka arzularının tatmin edilmediği bir ilişkiden çıktıktan sonra çekildiği ilk insanın ‘aşk yanılgısı’ olma ihtimali yüksektir.
Peki hissedilenin sağlıklı mı, psikolojik nitelikli bir hastalıklılık hali mi, yoksa organik kökenlere dayalı bir durum mu olduğunu insan nasıl anlar?
Çokça detay soru ve durum olmakla birlikte özetle ve kısaca kendinize şu soruları sorarak romantik çekilmenizin kaynağını ve psikolojik sağlıklılığını anlayabilirsiniz:
*En son ilişkim neden bitti? (Kıskançlık, anlaşamama ya da ‘O bitirdi/ ben bitirdim’ vb.)
*Ne kadar süre önce bitti? (Bitişten 6 aydan önce yapılan seçimlerin ya da yaşananların yanıltıcı olma ihtimali yüksektir.)
*Genel fiziksel sağlık durumum nasıl? (Bedenim yaşam ritmime uygun mu? Sağlığımla ilgili endişelerim var mı? Kendimi sağlıklı hissediyor muyum?)
*Son zamanlarda teşhis edilen fiziksel bir hastalığım/ ameliyatım var mı? (Tiroit bozukluğu, demir eksikliği, kanser vb.)
*Psikolojik olarak ne kadar sağlıklıyım? (Merak etmeyiniz gerçek anlamıyla psikotik (çok özür dileyerek tam açıklayabilmek adına halk arasında söylendiği şekliyle ‘deli’) değilseniz, psikolojik sağlıklılığınız hakkında fikriniz vardır. Ayrıca ek olarak şunları sorabilirsiniz. Depresif/ takıntılı ruh halim var mı? Psikolojik sağlığım için kullandığım ilaçlar var mı?)
*Kendimi seviyor muyum?
Eeee, sizin cevaplarınız neler:) Söyleyin bakalım siz hiç ‘gerçekten âşık olmuş musunuz? Şu anda aşık mısınız? Yoksa sizin şu anda hissettiğiniz duygu ya da aşkla ilgili beklentiniz hastalıklı / takıntılı ya da yanılgılı mı?