Dini konulardan bilerek uzak dururum. ‘Herkesin inancı kendinedir ve de hiçbir şeye inanmamak tercihtir’, temel mottolarımdandır.
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî’nın ‘Mesnevi Şerif’inin 1. Cilt’ inde yer alan ‘av hayvanları ve aslan’ dizelerini de bu mottodan hareketle paylaşacağım bugün sizlerle. (Tüm saygımla) dinden ve dinsel öğretilerden uzak; hayata, yaşamın sorumluluğunu almaya yönelik bir hikâye olarak, bir psikoloğun hayata bakışı gibi değerlendirmeniz ricasıyla…
Mevlânâ Av Hayvanları Ve Aslan
Mevlânâ’nın anlatımına göre; av hayvanları yaşadıkları bölgede aslan korkusundan pek mustaripmiş. Her yeni gün, hangisinin aslana yem olacağı korkusu ile başlarmış. Bu yüzden bir gün tüm av hayvanları toplanmış gitmiş aslanın karşısına:
-‘Her gün birimiz senin lokman olsun. Kısmetini al, avlanmaya gitme. Böylece bize de yediğimiz ot, içtiğimiz su acılaşmasın’ demişler.
Aslan cevap vermiş:
-‘Sözünüzde dursanız, hile ve cefa olmasa bu hoş olabilirdi, ama ben insanların hilesini çok gördüm. Verilmiş sözlerin tutulmamasından çok yara aldım. Ben size güvenmem. Aynı hataları tekrarlamam.’
O zaman av hayvanlarından şu karşılığı duymuş:
-‘ Kaderden sakınmak hatalıdır. Tevekkül et, başına hileli bir şey gelirse de kabul et.’
Aslan karşı çıkmış:
-‘Çalışıp kazanmak, başına geleni kabule tercih edilir.’
Can korkusuyla lokma olup, yenecekleri güne dek rahat yaşamak isteyen av hayvanları bir sürü argüman koymuşlar ortaya. Avlanmayı bırakıp, her gün kendiliğinden önüne gelecek avı yemesi için, ama aslan değiştirmemiş fikrini. Ve noktayı koymuş:
-‘Çalışmak ve gayret yaşamanın gereğidir’.
Her miras bir gün biter ve mirasyedi harcayacak para bulamaz.
Hafızada yer etmiş bilgiler, yeni bilgilerle harmanlanmadıkça geçerliliğini yitirir.
Hiçbir yeti, emek ve kararlılıkla üstünde çalışmadıkça aynı seviyede kalamaz.
Aşkın sürebilmesi de aynı kararlılığı ve çabayı gerektirir.
Herkesin tattığı en azından bir başarısızlık vardır. Yolunda gitmeyen bir işi, tüm gayretine rağmen yürümeyen bir ‘şey’i, haksızlığa uğradığı bir konu, ama denemeye, çaba göstermeye, ilerlemeye çalışır değil mi?
Demem o ki; çalışmak ve gayret etmektir yaşamı heyecanlı kılan, hayatta olmayı hissettiren ve anlamlı olan. Önüne kendiliğinden gelecek av hayvanları yerine Mevlânâ’nın aslanı gibi ekmeğimizi, bilgimizi, geleceğimizi, sağlığımızı, hakkımızı, ilişkimizi aramalı, sahip çıkmalı ve her başlayan günle yeniden ve yeniden eğirmeliyiz ipliği, örmeliyiz motifi gökyüzüne bakarak.
İnsan olmanın gereği budur!
(Yazıda bahsi geçen eser: Mesnevî-i Şerîf, Timaş, Mütercim: Süleyman Nahîfî, Sadeleştiren: Amil Çelebioğlu)