Baştan anlaşalım ben antropolog değilim. İnsanlık tarihi ve ‘insan’ın ulaştığı ‘bu günkü’ noktayı anlatırken tam tarihler vermemi ve tüm detayları şu kısacık yazıda aktarmamı beklemeyiniz lütfen. Bu temel esasta anlaştıktan sonra, tam kapanmanın yaşandığı bu günlerde ‘artık zaman’ın ve ‘hareket sınırlaması’nın etkisiyle düşündüklerimi paylaşmak istiyorum sizinle.
Artık Ürün ve Zaman
Yaklaşık 50 bin yıl önce, Afrika’dan küçük gruplar halinde (otuzar kişilik gibi olduğu düşünülüyor) göç etmeye başlamış insanlar. Toplayarak ve eldeki gelişmemiş aletlerle avlayarak, su kenarlarında yaşayan bu küçük gruplar ihtiyaç/ merak adına ne derseniz deyin bir şekilde bir şeyleri yontmayı/ farklılaştırmayı/ aletleştirmeyi öğrenince Eski Taş Çağı’nın da sonu gelmiş. İnsanlık Tarihi’nin seyri hızlanmış. Yontma Taş Devri’yle beraber çömlek, tekerlek gibi icatların yanı sıra toprağı da işlemeye başlamışlar. Sürüler halinde yaşayan göçebeler olmaktan çıkıp, kentler kurup yaşar hale gelmişler. Sınıflar şimdiki gibi o dönemlerde de varmış. En iyi avcı/ şifacı olma gibi özellikler kentleşmelerle birlikte demode olmuş. Yerini ‘artık ürün ve zaman’la birlikte ruhban sınıfına, zanaatkarlara, yöneticilere vb.ne bırakmış.
Bereketli topraklar doğal olarak en gözde yerler olmuş. Bu nedenledir ki, ülkemizin neresine giderseniz gidin açığa çıkartılmış ve/veya toprağın altında keşfedilmeyi bekleyen şehirler/ kültürler/ toplumlarla dolmuş.
Madem insanlık tarihi ‘artık ürün ve zaman’, ihtiyaç ve meraklarla hız kazandı. Keşfedilenler ve icatlarla doğal seyrin dışına taştı. Daha az haraketli olduğumuz ‘artık zamanlı’ şu günlerde ‘insan’ neler yaratacak/ keşfedecek diye düşünüyor musunuz hiç? ‘Ben neler yaratabilirim, ne yapabilirim’ diye de heyecanlanmıyor musunuz?
Tamam tamam elbette ben de biliyorum beyin tarafından kontrol edilen robotik uzuvların çoktan yapıldığını. İnsan genetiğinin haritalandığını, tanrı parçacığının keşfedildiğini. Yahu, Mars’ta su aramaya gittik. (Daha doğrusu gittiler, gidiyorlar.) Öte gezegenler keşfedildi. Nano boyut mikroskobun eminim savaştığımız virüsle ilgili bilgiler edinilmesinde büyük katkı sağlayacağına. Ama siz de hem genel anlamda hem de özelinizde, sormuyor musunuz ‘Hepsi bu mu yani?’ diye.
Çocuk/ lar ve Artık Zaman
Elbette her birimiz bir Aristoteles/ Descartes/ İbn- i Sina/ Konfüçyüs olamayız. Peki ama, Altın Oran hakkında ilk yazanlardan olduğu iddia edilen kadın filozof Krotonlu Theano gibi genç bir kadın çıkıp bir felsefe okulu kurma planları yapıyor olamaz mı trafikte boğuşmadığı için edindiği artık zamanlarında?
Kabul bir Brahms, Beethoven, Dede Efendi de olamayabiliriz ama bir Hypatia, Sofia Kovalevskaya, Emmy Amalie Noethe gibi matematikçi de çıkmaz mı aramızdan dersiniz? Bence çıkar! Neden çıkmasın ki?
Haydi gelin gençleri de geçelim. Çocuklara gelelim. Ya ülkemizin ilk kadın filozofu ve romancısı olan Fatma Aliye Topuz gibi bir yerlerde bir kız çocuğu kapanmış defterine bir şeyler yazıyorsa? Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ gibi başka bir kız çocuğu köyünde bırakın köyü, burnumuzun dibinde merakla eşeliyorsa toprağı altında ne olduğunu anlamak için? Maddi imkansızlık ya da neyi merak edeceğini bilmemekten kurtarılıp, bilimsel yönlendirici ve eğitici eğitim verilen çocuklarımızın sayısı artsa çıkmaz mı dersiniz Fridalar? Leyla Gencer olmaya aday bir başkası kendi kendine mırıldanıyor olmasın sakın? Cin gözleriyle etrafa bakan zehir gibi çocuklardan söz etmiyorum sadece. Ortalama zekalı gözüken sıradan çocukların da hatta öğrenme güçlüğü var gibi gözükenlerin de kararlı, istikrarlı ve sabırlı bir çabayla neler yapabildiklerine 33 yıllık meslek hayatında tanık olmuş bir psikolog olarak soruyorum size.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü
Sizden insanlık tarihini değiştirecek bir şey çıkmayacaksa da hareketinizin sınırlanmasının etkisiyle ortaya çıkan artık zamanınızda ‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde dünya için, çocuklar için daha çok ne yapabilirim diye sorar mısınız lütfen?