Bugünkü blog yazısı, son zamanlarda popüler olmaya başlayan ‘dayanıklı çocuk yetiştirme’ye ilişkin. Kavram son zamanlarda popülerleşse de bizler yıllardır;
-Neden bazı insanlar daha dayanıklı?
-Genetik faktörler dayanıklı ve kendine güvenli olmada ne kadar etkili?
-Negatif ve pozitif bakış açısını belirleyen faktörlerde yetiştiriliş tarzı ne kadar önemli?
-Dayanıklılık geliştirilebilen bir özellik midir?
Sorularına cevap ararız. İyi haber:) bu soruların (genle ilgili hala bilmediklerimiz kısmı hariç) cevaplarına ulaştık. Cevapları içerikleri detaylandırarak bloğa taşıyacağım. Elbette 33 yıllık psikolog deneyimi ile birleştirerek.
Bugün sadece temel noktalar değinmekle yetineceğim.
Kendine Güvenli, Dayanıklı ve Mutlu Çocuk Yetişmede Temel Kurallar
Sevgili anne ve babalar (anne baba yerine geçen, sevgi ve bakım verenler)
Sizi baştan uyarmalıyım. Geleneksel, ‘Anne babanın her dediği yaptığı doğrudur.’ anlayışındaysanız yazdıklarım sizinle bazı noktalarda çelişecek. Tam tersine, ‘Çocuktur, ne yapsa yeridir’, diyorsanız da anlaşamayacağız konular olacak. Çünkü bilimsel inancım, 33 yılı aşan mesleki deneyimim ve bugüne dek seanslarda en derin sırlarını paylaştığım, duygularını dinleyip sorunlarını çözdüğüm yüzlerce insan bana çok net bir şekilde göstermektedir ki:
1- ‘Çocukta sorun varsa, aile de sorun vardır!
Anne/baba ya da anne/ baba yerine geçen ya da kısaca ‘seven ve bakan’ yetişkin; çocuğu, çocuğun kendi özüne uygun şekilde ama kattıkları/ öğrettikleri/ model olduklarıyla mutlu, kendine güvenli, sağlıklı şekilde yetiştirir. Çocuk sorun yaşıyorsa ailenin neyi eksik/ fazla/ hatalı yaptığına bakmak gerekir.
2- Çocuğun ebeveynden bağımsız özellikleri vardır!
Evet çocukta sorun varsa, ailede sorun vardır, ama çocuğun doğumla birlikte getirdiği özellikleri olduğu da aklında tutulmamalıdır. Yani çocuğun örneğin resim ve/veya matematik yeteneği yoksa, hiperaktif ve/veya Asperger Sendromlu’ysa aile kendinde kusur aramayı bırakmalıdır. Öyle özellikler vardır ki, ebeveyn sadece bu özellikleri nasıl daha iyi hale getirip yönetebileceği konusunda çocuğa gereken desteği vermek ve rehberlik etmek dışında hiçbir şey yapamaz.
3- ‘Çocuğun kurallara ihtiyacı vardır!’
Kurallar ve tutarlılık çocuğa güven duygusu verir ve çocuğun hem kendi sınırlarını çizmesini hem de diğerlerinin sınırlarını anlamasını sağlar.
4- ‘Çocuk da bireydir!’
Kendi tercihleri, istekleri, kararları ve tarzı vardır. Sizin istediğiniz gibi bir çocuk ya da birey olamayacağını/ olmayacağını baştan kabul edin. Zorbalık yapan ebeveyn tehlikesi sevgi dolu ailelerde bile bir risktir.
5- ‘Çocuklukta yaşanan her şey yetişkinliğe etki eder!’
Mutlak/ keskin ve geri döndürülemez, değişmez şekilde değilse de (yürümenin gerçekleşebilmesi için tay tay durmak gerekliliği gibi) yetişkin kişiliği de ruhsal sağlığı, kendine güveni, mutluluğu, ve sorunlarla mücadele gücünü çocuklukta ebeveyn ile kurulan duygusal ilişkiye ve bireyselleşme yolunda sağlanan desteğe, gelişimin alt basamaklarının sağlam şekilde atılmasına bağlıdır.
Bu temel dört hatırlatmadan sonra sanırım geleneksel anlayıştan da gelseniz, en çağdaş veya kişisel inançlarınızla da çocuğunuzu yetiştirirseniz şu noktada anlaşacağımıza eminim:
Her ebeveyn mutlu çocuk yetiştirmek ister!