Beynin nöroplastisite (yeni bağlar kurma) özelliği vardır. Beyin bu özellik sayesinde, öğrenilen her bir beceri ya da beceriyi geliştirmek için yapılan her bir yeni hareketle yeni bağlar kurar. Parmaklarını kullanmayı öğrenince, kalem tutmayı öğrenmek, kalem kullanabilince yazı yazabilmek gibi. Rakamlarla ifade edersem beynin bu özelliğini daha iyi vurgulayacağımı düşünüyorum. Beyin 1 saniyede 1 milyon yeni bağlantı kurar! Sayının müthişliğinin, beynimizin yapabileceklerinin inanılmazlığının farkında mısınız? Bugün, kendine ve beynine inanarak neleri/ nasıl geliştirebileceğimize yönelik ipuçları vermek, psikolog olarak terapilerde nasıl kullandığımı anlatmak istiyorum.
Alzheimer, Prader Willi-Angelman, asperger sendromu, otizm, hiperaktivite ve bilme/bilgi
Beyinin nöroplastisite özelliğini bilmek her şeyden önce insanı sınırsızlığa taşır. Öğrenilen her bir bilgi, bilgiye bağlı olarak beyinde kurulan yeni bağ, yeni sonuçlara yol açıyorsa:
*Her gün bugünden daha ileriye gidebilirim.
*İstediğim her yeteneğimi geliştirebilirim.
*Her gün yeni bilgiler öğrenerek yaşam kalitemi ve psikolojik iyi oluş halimi artırabilirim.
*Alzheimer, felç gibi hastalıklarda bile yeni öğrenmelerimle kaybettiklerim yerine yeni beceriler geliştirebilirim.
*Çocuğum ister Prader- Willi, ister otizm, isterse asperger sendromu, hiperaktivite ya da adı her neyse o sorunu yaşarsa yaşasın, yapacaklarımla çocuğumu olağan hayata hazırlayabilir hatta, bu hayatta öne çıkmasına ve mutlu olmasına yol açacak beceriler geliştirmesini sağlayabilirim.
*Lafın özü ne gen ne aile ne de yaşanılan/ karşılaşılan negatif sonuçlu hastalıklar kaderimdir!
Rahatça, hem de bilimsel temellere dayandırdığım inançla ‘Güç beynimde, ben de!’ diyebilirim. Elbette küstahlaşıp şımarmamak için ‘Edimlerime, edimlerimdeki süreğenliğe ve tutarlılığa bağlı olarak’ diye de eklerim:)
Bebek beyninden yetişkin beynine nöroplastisite
Bebek beynine felsefi açıdan bakıp ‘boş bir levha’ demek de mümkün daha romantik bir yaklaşımla cam ustaları gibi bakıp kum, soda ve kirecin şekillenmemiş ve ayrık hali demek de. İlgili bilim insanları ise bebek beyninde nöroplastisitenin en yüksek 2 yaşına dek olduğunu söylüyor. Ben de hemen zihnimde şöyle bir hipotez yaratıyorum: ‘Bebek beynindeki esnekliği özellikle; ‘özel çocukları olan aileler’ için yol gösterici olarak işaret edebilirim. Bebeğin esnek beynini ‘doğru’ kullanarak milyonlarca yeni sinir hücresi ve sinaps oluşumu ile sinaptik plastisite yaratabileceklerine inanmaları ve bebeklerine karşı davranışlarını yönlendirmelerine yardımcı olabilirim. Bilimsel kuruluktan uzaklaşıp durulaşırsam ‘kendilerine güvenip ve bebeklerine inanmalarını’ sağlayabilirim.
Beynin yenilenme özelliğini bebeklikten çıkartıp yetişkin beynine taşırsam ve kumun cam olduğu yani beynin sertleştiği dönem için de pozitif çıkarımlarda bulunabilirim: Bebek beynin esnekliğine karşı, yetişkin beyninin özellikle kararlılığını, amaçlı dikkat süresini, öğrenme beceri ve isteğini koyabilirim. Böylece hayatın getireceği her türlü zorluğun aşılabileceğine ve kendini iyi hissetmenin süreğenliğine yönelik bilimsel bilgiden kaynaklanan inancıma ulaşabilirim.
Bu anlattıklarım sizi de heyecanlandırmıyor mu? Mönüden yemek seçer gibi ‘Hımmmm bugün şunu öğrenmek böylece şu yanımı beslemek istiyorum’ diyebilmenin zenginliğinin farkında mısınız? Düşünsenize, cebinizde milyarlarca liranız var ve istediğiniz her şey alabilirsiniz. Uffffff beyin ve insan yaşamı açısından manyak bir zenginlik:)
Her güne bunu bilerek uyanmak ne güzel. Her akşam o günkü öğrenmeleri ve kurduğu yeni sinirsel bağları düşünüp, kendinden memnun yatmak ne tatmin edici bir duygu. Ve bu duyguyu çalıştığı, yaşam yolculuğundaki sorunları çözmelerine eşlik ettiği danışanlarına aktardığını bilmek ne kadar gurur verici. Gerçek zenginliğin insan beyninin içinde olduğuna inanmaktan başka kendini daha güçlü ve güvenli hissettiren ne olabilir ki? O halde; sorun ne olursa olsun yaşadığımız sürece doğumla getirdiğimiz gerçek zenginlik olan beynimiz ve geliştirdiğimiz benlikle artan zenginliğimizle, kim tutar bizi:)