Zordur baba olmak. Hele eski kuşaktan babaysanız daha da zordur. Hem çok seveceksin evladını hem de öğrendiğin/ sana belletildiği gibi göstermeyeceksin sevgini. Gözünle seveceksin… Gururlanmayacaksın başarılarıyla, övmeyeceksin! Sessizce içinden efeleneceksin dünyaya, dünyaya getirdiğinin başarılarıyla… İster kız ister erkek olsun ister okumaya ister kendi yuvasına kurmaya giderken olsun dökmeyeceksin gözündeki yaşı. Toz kaçıverecek gözüne ya da genzine…
İşte bu nedenledir (eski kuşaktansa) babanızın size şimdilerde bolca sarılması, varsa torunuyla yerlerde yuvarlanarak oynaması. Oynayamadı, gülemedi, ağlayamadı, gururlanamadı ki siz büyürken şöyle doya doya…
50’yi aşmış babalar ve büyükbabalar, dedeler sevinçle yaşayın babalığınızı! Babalar gününüz kutlu olsun!
Ve siz yeni kuşak babalar, baba adayları, doğurttuklarından bağımsız baba ruhu taşıyanlar, cinsiyetsiz babaca sahip çıkıp, kollayanlar! Selam olsun sizlere de! İçsel motivasyonunu geliştirmeye çalışmak adına disipline etmekle kuralsız bırakıp arkadaş olmak arasında duygularınız gidip gelecekse de bulacaksınız doğru yolu.
Sevgili babalar, biliniz ki çocuklarınız için bir kale, şövalye, dev oldunuz/ olacaksınız önce. Evladınız büyüdükçe zaaflarınızı da görüp ergenlikten erginliğe geçerken uzaklaşacaksa da endişelenmeyiniz, geri dönecektir size. Deneyimlerinize, koşulsuz sevginize, koruyan kollarınıza…
Ve
Babasız kalmışlar…
İçlerinde kaybediş süresine bağlı olarak sızlayan ya da oyan bir acı yaşayacaklar bugün her günkünden biraz daha fazla. (Babası yaşayan şanslılar asla anlamayacaklar babalarını kaybedene dek ne demek istediğimi ve dilerim ki o gün çokkkkk geç gelsin onlar için.) Yalnızlık saracak her yanlarını Pablo Neruda’nın Yalnızlık Şiiri’ndeki gibi.
YALNIZLIK
Öyle apansız bir olmayıştı ki
Sonsuza dek durdum orada,
kimseyi bilmeden, kimse bilmeden beni,
bir sandalyenin altındaymışım
gecede yitmişim sanki:
böyleydi işte olmuş olmayan,
sonsuza dek durdum orada.
….
Başına gelmeyendir insanın
sessizliği sessizlik eden,
konuşmak istemiyorum artık
durdum orada bekleyerek:
o yerde o gün
bilmiyorum neler oldu
ama ben değilim artık ben.
(Erdal Alova’nın çevirisiyle)
Siz babasını artık rüyalarında duygularında kucaklayanlar… İster bir dua ister sevdiği bir şiiri okuyarak anmak olsun ya da şerefine kadehi vurmak masaya, babanızın gözleriyle bakın kendinize. Görür müydü mutlu olduğunuzu? Gurur duyar mıydı şu anda da sizinle? Eğer böyleyse, ne mutlu size! Gülen gözlerinin içindeki şefkat ve gururla kucaklayın babanızı gönlünüzde...