Bir çocuk/ ergen/ yetişkin; düşünme, öğrenme, seçme ve uygun karar verme yeteneklerine güven duyar, zorluklarla başa çıkabileceğine inanç besler ve mutluluğu hak ettiğine inanırsa kendine güvenen bir birey olur!
Şişik / Narsisistik Ego ile Kendine Güven/ Güvensizlik
Anlaşalım:
1-Yukarıda saydığım herhangi bir faktördeki gerçekten sapan abartılı kendine güven algılaması ‘şişik ego ile narsisistik ego’ arasında bir yerlerde yer alır. Tam tersine yine herhangi bir faktörün var olandan ve gerçekten saparak daha az algılanması ‘yetersizlik duygusundan çaresizlik/ değersizlik duygusuna’ kadar ulaşan bir ölçekte yerini bulur.
Yani sizi yetiştirenler size ‘gaz verdi’ ve siz kendinizi çok değerli görerek, her şeyi en iyi şekilde yapabileceğinizi sanarak büyütüldünüz ve egonuz şişti diye hissettiğiniz kendine güven, sağlıklı değildir! Tıpkı, zemini çürük binalarda olduğu gibi hafif sallantılı bir durumda sahte kendine güven de çöker. Bu nedenle ‘kendinize ne kadar güven’ duyarsanız duyun; seçme ve karar verme, zorluklarla tek başına başa çıkma gibi kendine güveni oluşturan faktörler açısından geçmişinizi sorgulamanızı öneririm. Olur da sizinki gerçek değil şişik ego ise sallanıp yıkılmadan gerekli onarıma girip kendinizi güvence altına alarak gerçek bir kendine güven geliştirin derim.
Kendine güveni düşük olmayı da yine yetiştiriliş tarzıyla bağlayacak anlatacak olursam… Diyelim ki bir çocuk var. Ve aslında çocuk yaşına uygun doğru kararlar alabilecek, yanlış kararlar aldığında sonucu göğüsleyecek yapıda ama anne baba karar almasına izin vermiyor. Bu durumda da karar alma, uygulama ve doğru kararlar aldığını deneyimleme, doğru değilse yanlışı tespit edip ders çıkarma gerçekleşmediğinden kendine güven gelişemez. Tam tersine hemen her durumda özellikle önemli durumlarda kendine güvensizliğin etkisiyle başkalarına danışmadan karar alamama, aldığı kararlardan kolayca vaz geçme ve bu salınımın yarattığı ‘gizli’ bir kendinden hoşnutsuzluk/ mutsuzluk ortaya çıkar.
2-Abartılı kendine güvene yol açan şişik ego ya da kendine güvenememeye yol açan gelişmemiş zayıf ego sadece karşılaşılan sorunlara yönelik dayanıklılığı etkilemez. Anlattığım gibi sorunu doğru kavrayıp, çözüm üretmeyi de negatif yönde etkiler. Sorunlar çözülemedikçe, başka sorunlar doğar. Girilen kısır döngü kişiyi mutsuzluk/ yetersizlik hatta umutsuzluk ve yalnızlık ya da yalnız kalma korkularına ve onaylanma ihtiyacına götürür. Nasıl mı? Örneğin bir çocuk 5 yaşından önce tek başına karanlıkta rahatça uyumayı, uyanınca korkmamayı öğrenmelidir. Bir nedenden (karı kocalık ilişkilerindeki pasif agresif tutum/ ebeveynin kendine güvensizliği/ çocuğun mis kokusunu sürekli duymaya yönelik olgunlaşmamış arzu vb.) çocuk 5 yaşını geçtiği halde hala tek başına yatamıyorsa okulda problem yaşar. Arkadaş ilişkilerinde sorunlar oluşur. Tek başına garsondan, marketteki ağabeyden bir şey istemez, çekinir yahut tutturarak ister. Bu tutumun daha ileri yaşlardaki hali, örneğin sevgililikte sevildiğine emin olamama ya da her istediğini yaptırmayı arzulama şeklinde görülür.
Kendine Güven/ Güvensizlikte Sınır Koyma
Yeni kuşak anne babaların gözlemlediğim en büyük sorunu çocuğa konulacak sınırı ve dozunu ayarlayamamalarıdır. Pek çok yetişkin ‘aşırı sınırlanarak’ büyütüldüğünden, çocuğunun duygularını gösterme ve sınırlar konusunda esnek olmasını arzular. Bu arzuyla, duyguları gösterme ve yaşamada kontrolsüzlük ve dayanıksızlığa yol açabilecek -aşırı- serbest bir tutumu benimser. Serbest tutum dayanıksızlığı ve kendine güvensizliği destekler. Yani aslında ebeveyn olarak arzularının ve amaçlarının tam tersine yol açan bir döngü ortaya çıkar.
Peki ne yapmalı?
Çocuğun kendine güveni geliştirebilmesi, medeni davranabilmesi, empati gösterecek duygusal olgunluğunun oluşabilmesi ve gelecekte her türlü ilişkide varlığını korurken diğerlerinin varlığına saygı gösterebilmesi için sınırlara/ kurallara ihtiyaç vardır. Kaskatı ve bireyselleşmeyi engelleyici değil, kişiliğin gelişimini ve kendine güveni destekleyici net tanımlı kurallara! Böylece hem çocuk ve ebeveyn arasındaki çatışmaları azalır hem de kendine güvenin temellerini atılır. Bu temel üstüne de çocuğun yaşına uygun seçimler yapmasına ve kararlar alınmasına olanak tanındığında çocuk kendine güvenen bir birey olma yolunda yolculuğuna devam eder.